Masa Akademi

Yaratıma Susamak Böyle Bir Şey…

Yaratıma Susamak böyle bir şey…

Özleniyor,

Evet ya özleniyor,

Hani sabahlara kadar konuştuğumuz, manayı yoğurduğumuz, sohbetler

Hani uykunun bile uğramadığı o zifiri gölgeler

Felsefi manaların kovalamaca oynadığı, göz kapaklarımız

Flört eden kaçamak kelimeler, aceleci tavırlar…

Özledim,

Evet ya özledim,

Hani iki saat uykunun geceye bedel oluşu

İlk ışıkların pencere aralığından geçip yüze vurması,

Ve ısıtması yürekleri, O, soğuk camın çözülen buharları…

Özlersin,

Evet ya özlersin,

Yıllar geçer, fakat hala o sohbetlerin tınısı duyulur

Zaman eskitemez, kelimelerin o kifayetsiz anlamlarını

Paylaşılan sırlar bekler toprağa kavuşmayı

Hiç gün yüzü görmeyen hisler veya hissiyatlar portre gibi asılı duvarda

Yıllar geçer, zamansa acımasız

Can alır, o gecenin şahitlerinden…

Şimdilerde, sana kalan miras  

Kimine göre yük

Kimine göre vebal ya da hesaplaşma…

Ey dost, bilmezler!

Bilemezler!

O gecelerde atmıştık yaratımın ilk tohumlarını,

Yıllarca su vererek boy veren o kavaklar, haykırır

Evin duvarına sıfır olan armut ağacı şahit, bekler

En alasıdan, Yaratım bekler

Yaratım asla ihanet etmez söze ve sahibine

Susar ama bekler,

Gece, güne dönse de bilir; gecenin tekrar geleceğini

Susamak böyledir,

İlk bir yudum sohbette unutur, geçen onca zamanı

Fakat yaratım öyle mi?

Ne kendi varlığına ihanet eder, çünkü bilir!

Anlamın yüceliğini!

Ne de onu var edene!

Mehmet Aydemir. 31.10ç2024 saat: 00:15

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Open chat
Merhaba,

Size nasıl yardımcı olabilirim?