Masa Akademi

Sekans Yaklaşımı

Senaryoda Frank Daniel’in Sekans Yaklaşımı

Frank Daniel’in Sekans Yaklaşımı:

Filmler (yani dijital sinemadan önceki filmler) 8-10 dakikalık bobinler halinde dağıtılırdı. Sinemacılığın ilk yıllarında, senaryo yazarlarından her bobin bitiminde anlatımda doğal bir ara oluşturmaları istenirdi. 1920’lerin sonlarına kadar bu özellikle önemliydi çünkü çoğu sinema salonu sadece bir adet projeksiyon cihazına sahipti ve gösterilen bobin bitince seyirci, makinistin bobin değiştirmesini beklemek zorunda kalıyordu. Sinema filmleri yaklaşık olarak sekiz bobinden oluşurdu bu da sekiz anlatımsal sekans olması anlamına gelirdi. Columbia ve USC fim okullarının başkanı Frank Daniel, film öyküsünün yapısal çözümlemesinde 10-15 dakikadan oluşan sekiz sekansın, hala kullanışlı olduğunu iddia etti. Frank Daniel 1996 da öldükten sonra öğrencisi Paul Joseph Gulino, Senaryo Yazarlığı: Sekans Yaklaşımı adını verdiği kitapta hocasının fikirlerini toparladı.

Gulino “yapının” çok değişken olabileceğini ve sadece senaryo yazarına seyircinin ilgisini canlı tutmak için yardımcı olabileceğini söylüyor. E.M. Forester’dan alıntı yaparak: Tek meziyet “bundan sonra ne olacak” demesini sağlamaktır. Tam tersi olarak, tek hata vardır: Seyirciyi “bundan sonra ne olacağına” merak etmez hale getirmek. Gulino, seyircinin sonra ne olacağını merak etmesini sağlamak için artan önemle dört ayrı araç tanımlar.

  • İmâ etmek, seyirciye açık açık bundan sonra ne olacağını söylemektir. Benzer bir araç sahte imâdır. Seyirciye bir şey olacağını söylersiniz ama o olmaz. Bazen imâ etmek doğru şekilde sonuçlansa da eksik ya da çeldirici bir bir yola sürükleyebilir.
  • Bir öykü birbirine bağlı bir dizi sebepler ve sonuçlar olarak tanımlanırsa “askıda bir olay” gerçekleştiğinde seyirci neler döndüğünü filmin ilerleyen sahnelerinde anlayana dek mantıklı bir açıklama verilmez. Mesela Big Lebowski filminin başında Dude’un evine gelen silahlı adamların neyin peşinde olduklarını bilmeyiz. Adamların varlığı askıda bir olaydır
  • Dramatik ironi meydana geldiğinde seyirci bir şeylerin önemli olduğunu bilir ama karakter bilmez. Bir dramatik ironi sahnesi karakterlerin çok sonra öğrenecekleri ama seyircinin bir şeyler öğrendiği sahneye bitişiktir. Dramatik ironi, sadece bir karakterin; seyircinin bildiği şeyi öğrenip diğerlerinin bilmemesi durumunda güçlendirilebilir. Dramatik ironinin şüphe duygusu ya da komik durumlar yazmak için kullanılabileceği açıktır.
  • Frank Daniel, dramatik gerilimi bir karakterin bir şeyi ölümüne istemesi ve ona ulaşmakta zorluk çekmesi ya da bir kaçış olarak; bir karakterin bir şeyden ölümüne kaçmak istemesi ve kaçarken sorunlar yaşaması olarak tanımlar.

Sekans yaklaşımı bir filmi üç perdeye böler: iki sekanstan oluşan birinci perde, dört sekanstan oluşan ikinci perde ve iki sekanstan oluşan üçüncü perde. (elbette bu formülde filmden filme değişen durumlar olabilir) Her sekans mini bir film olarak düşünülebilir. Yani ortaya bir sorun atılır ve sekansın sonunda çözülür. Tabi sekans sonundaki çözümün bir sonraki sekans için yeni bir soru oluşturacak şekilde tasarlanması gerekmektedir.

Sekans A- Seyircinin ilgisini çeken ilk çengel bu noktadır. Kim, ne, ne zaman, ve nerede sorularının cevapları burada ortaya konur. Ana karakterin olaylar başlamadan önceki hayatına dair belirtiler sergilenir. İlk sekans teşvik edici olay ile biter.

Sekans B- Ana karakter teşvik edici olay yüzünden altüst olan statükoyu yeniden kurmaya çabalar, beceremez ve daha kötü bir durum içine düşer. Gulino bu sekansı hikayenin geri kalanını açığa çıkartan dramatik sorun olarak tanımlar. Bu sekansın sonu ilk perdenin de sonudur.

Sekans C- Ana karakter ilk perdenin sonunda ortaya konan sorunu çözmeye çalışır.

Sekans D- Bir önceki sekanstan gelen çözümün başarısız olduğu ortaya çıkar ve ana karakter bir ya da bir kaç kere daha statükoyu geri gerirmek için ümitsizce çabalar. Bu sekansın sonu orta noktadır (ilk doruk ya da kriz de denir) ve daha büyük bir aydınlanma ya da kötüye gidiş doğurur. Seyirci daha sonra olacakları tahmin etme çabası içine girmelidir.

Sekans E- Ana karakter ilk doruk noktasının dallanıp budaklanmasıyla uğraşmak zorunda kalır. Kimi zaman bu beşinci sekansta yeni karakterler ya da yeni olasılıklar belirir. Bu sekansta ayrıca yoğun bir şekilde yan konularla yüzleşilir.

Sekans F- İkinci perdenin son sekansıdır ve ikinci doruk noktasıdır. Ana karakter ilk etapta içine girdiği aksiyonlardan ötürü yorulmuştur ve doğrudan ana dramatik soruna yönelir. Seyirci olacak olayları tahmin etme çabasına girişmiştir ancak ilk akla gelen en makul çözümün genellikle tam tersi gerçekleşir.

Sekans G- Sekans F’deki aşikar çözüm burada problem olarak belirir. İstekler yükselir. Askıdaki olayın etkileri su yüzüne çıkabilir.

Sekans H- Teşvik edici olay tarafından oluşturulan gerilimin hakiki çözümü gerçekleşir. Bu çözümün birinci ve ikinci doruk noktasından ipuçları ihtiva etmesine dikkat edin. Geride herhangi bir yan konu kalmaz, hepsi çözülür. Son söz mahiyetinde bir sahne yerleştirilebilir ve en son sahnenin açılış sahnesini hatırlatacak bir şekilde bir bağlantısı olması tercih edilebilir.

Senaryoda sekizli Yapı
Senaryoda sekizli Yapı
Scroll to Top
Open chat
Merhaba,

Size nasıl yardımcı olabilirim?