Hep bir tık eksik…III
Ölüm… ufuksuz bir muamma,
Bildiklerimiz ile bilmediklerimizin (olgunluk- mertebe- doyum) gibi anlamların ardından gelir
Tanrının koşulsuz kuralı diyorlar/ doğası gereği yaşamın,
Hangi gizli ifadenin; gizli enerjinin/ aurasını yansıtıyor,
Hangi essiz yaşamın/ hani hiç gülmeyen busenin ifadesidir O?
Sonuç olarak/ sevap ve günahlarımızın sağlaması mı ile yargılanacağız,
Yoksa bir adaletsiz/ dağılımın, düzensizliğin faturasını mı ödenecek,
Kim bilir!
Her yaşattığımız/ iyinin bir pozitif karşılığı verilecek mi bize; orada!
Veya yaşattığımız/ kötünün bir negatif halin cezasını mı çekeceğiz!
Bilmediğimiz bir sorgulamanın anlık şahneye yansıyan rolünü mü izletilecek!
Kim bilir!
Mutlak acaba şu anki şahne mi?
Sırat köprüsü/ şimdinin yani şu anın ta kendisi mi?
Hiçlikten doğan/ onca değişik duygu halleri ve
Filmini mi izliyoruz/ kanlı ve canlı gibi; içinde (aşklar-tutku-sevgiler)in
Bu gece kayan O yıldız,
Sunuyordu/ (geçmişi-geleceği-anı) altıncı gözümle,
Göz kırpan O; günah ve sevaplarım/ yerini alıyordu en saf haliyle.
Almışlardı almasına da/ (hiçlik-anlamsızlık- başlangıçlar) nasıl bir plandı
Önemi yok artık/ işte sana en alasından yeni bir şahne…
Şahne senin/ soyun rolüne… bu sefer KENDİNCE
Yarat/ oyna Mehmet’çe
Yaşat; oynarken de/ kurgunu sağla,
Özgürlüğün gölgesinde değil; essiz ve yegâne/ lakin ANDA
Doyasıya O anın; yer zaman ve mekanına göre YAŞA …
Kapat gözlerini hisset yarattığını Doyasıya…
Mehmet AYDEMİR 30.04.2021 SAAT:12:01