Hasat bekler pusul düşler…
Düşler ekeriz toprağa, kucağımızda buğday gibi
Sonra bekleriz yağmurun yağışını,
Her gün sabah düşen kıradır, onlar için aş ve su
Günün ortasında vuran güneşin ışınıdır, boy vermesi için can
Günü şahnesini kapatan günbatımı, bir nefestir…
Düşler demişken;
Onlarında bir umudu var,
Boy vermek gibi,
Göğe yükselmek gibi,
Toprağa düşüp, üremek gibi
Rüzgarla kaçamak bir ilişki yaşamak gibi,
Hiçbir şey olmazsa bile; sofraya aş olmak gibi…
Yaz bitmeye yüz tutmadan,
Özgür kuşlar başka diyarlara kanat açmadan,
Günler kısılmaya başlamadan,
Nasırlı; lakin sevgi dolu eller hasatta başlamadan,
Son bir kez yağmuru beklerken hasat edilmek… Koyar tabi;
Şimdilerde ambarda asi bekler, gitmeyi değirmene
Dağılan saman hırçın bekler, balya edilmeyi
Hasattın ardından hür taneler, bekler koyunları ve kuşları
Bazı taneler ise asi ve bir o kadar suskun, çoktan toprağa sığındılar…
Tekâmül işte;
Bin bir çeşit huyu var,
Bin bir farklı evrimsel ihtimaller,
Kim bilir? belki tohumlar kendi aralarında döş leşti!
Yeni yılın haşatında olacak kara buğday,
Doğa kendi yasaları gereği, günü yaşar
Düşlerimizde işte aynı onlar gibi,
Ne sınır tanır,
Nede ulaşmıştır göğe;
Arada bir yerde bekler umudu, (mutlak)
Flu ve pusula çalar, kavuştuğunda toprağın üstüne
Filiz açar basak sağlanır …
Mehmet AYDEMİR 07.05.2021 SAAT: 15:14