Masa Akademi

Emanete ihanet edilmez…

Kanar, inceden bir sızı

Uzar, bulutların ötesinde hür

Tükenmez, hasrettir inceden kar altında saklı

Can işte, suskun ve mağrur bakar…

Gözlerin kapanır, ben düşünürüm

Gözlerin yeşil veya mavi bakar, ben düşünürüm

Uzar bakışların, inceden ben düşünürüm

Sen hayal edersin sevgiliyi, ben diye düşünürüm…

Düş emanet, hiç bilmediğin sırların hazinesinin bir parçası

Düşler bir yumak, hiç tatmadığın acılı ve tatlı lezzetlerden

Düşüm diyordun, aynaya yansıyan, hissiyatına

Yalan dünyanın hali işte, girdapça sına çekiyordu şimdi…

Zaman hiç dokunulmamış, gerçek

Anılar ise yerini almıştı, dönüşmeyecek resme

Geleceğin sesi hiç çıkmayan, sanki dilsiz

Aynadaki portre dönüştü, ölümün kutsallığına…

Ağlama diyordun, oysa bir arınma musluğu, bir çift damla

Umut var diyordun, karanlığın içinde hapisken

Sarıp sarmalıyordun onu, görenler sanır, senin

Karanlığı yırtan o ses; sanki beklenen özlenen dost

Cebrail adını anıyor, verdiği emanetini istiyordu,  

Sana düşense susmak, her güzel şeyin bir sonu vardır tabi…

Lakin; aynaya yansıyan o silik

Var ile yok arası bir düş

Belirdiği söylenemez, bir hissiyat işte;

Yok olmadığı da söylenemez bir sıcak, ılık bir kaygı

Gerçek sesleniyordu ardından; “her son, bir başlangıçça gebe” diye…

Sabır aranan şimdi

Dinginlik bilinmeyen mutlak

Ufukta bir ışık hücresi, karanlık tünelin sonu muşça sına

Bir el değiyordu bedene, içimizi sarar bir korku

Düşer iki damla, ne sebepten bilinmez

Aç şimdi gözlerini, O BENİM İŞTE… Mehmet Aydemir  21.05.2021 saat: 16:12 Murat Göğebakan’ın ardından  

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Open chat
Merhaba,

Size nasıl yardımcı olabilirim?