Düş Sahibini Tanır…
Ey duyguların hapsindeki esir,
Gözler yol gözler,
Eksik ise senin sohbetin,
Uzayan bakışlar şimdi nerde mumu söndürür.
Rakının yanında kavun ve peynir,
Ara sıcak olarak uzayan kavurmanın kokusu,
Gâvur-dağı salatanın enfes tadı,
Finale yakışan künefenin essiz kokusu geliyor kendinden önce.
Gece karanlığın koynuna sığınmış,
Günahlar ve ihanetler gizlenmiş, köse kapmaca oynamakta
Özlenmiş hoşsohbetler,
Yeni tanışmış bireylerin heyecanı,
Ya kaçak bir buluşmanın haz-ı,
Hepsi birer muamma, esir kaçağın yüreğinde…
Yürek demişken;
Sonradan oluşan bir şey değil,
Yenilip yutulacak şey hiç değil,
Yoksa bir kere edinilecek şey de değil,
Oluşun ve varlığın simgesi,
Yedisinde ne ise yetmişinde de O;
Varsın düşsün esir,
Varsın vurun zincirlere,
En kaçılmaz zindanlara koyun,
Gözlerini dağlasanız,
İşkencelerle tımar eylediğini sanırsın…
Düşlerim çıplak,
Düşlerim gem vurulmaz haylaz,
Düşlerim benden öte özgür ve hür gem vurulmaz,
Düşlerim titriyor deviniyordu kendi âleminde,
O;
Karanlığa doğan bir güneş,
Ufkun ötesinden, dağların ardından doğan
O;
Gem vurulmaz haylaz,
Hiç esir olmamıştı ki,
Kabullensin esirliği,
Zaman o zaman değilmiş,
Doğru.
Düş titriyordu mum alevinde,
Yanında sandığın,
O;
Kim bilir hangi zindanın efendisi;
Kimin kalbini çalar hırsız;
Dil ile kalp arası çıkmış gezgine;
Onunda dönüp geleceği yer……
BU YÜREKTEN ÖTE DEĞİL…
Mehmet Aydemir 17.11.2020 saat: 22:50