Masa Akademi

Şiirler (Mehmet Aydemir)

Kısa günün anlamı !

Kısa günün anlamı ! Bir hayal dünyası kur İçinde en küçük canlı Filleri ve deve kuşunu unutma ! Çocuklar orda oynasınlar oyunlarını Özgürce doyasıya… Sevgilileri de hatırla; bir an Onları en güzel yere yerleştir Anneni, babanı, dostlarını Sana bir şey hissettiren herkese Bir alan bırak… Can dostun kaplumbağayı Seni senden iyi tanıyan Kurt köpeğini unutma […]

Kısa günün anlamı ! Read More »

Ölümlü diyar…

Ölümlü diyar… Ağaçlarıyla, çiçekleriyle Yaşanan günahları, sevaplarıyla Üstündeki küçücük gecekonduları Göklere eren gökdelenleri Yarı kesik minareleri Vapur misali tüten ciğerleri Yelken açıp… Limanları terk eden gemileri Asi ruhlu beyinleri Sevda ile yanan gönülleri ile Saymakla bitmeyen ayıpları Küfrü konuşma adabı edinmiş insanları Yalnızlığı içinde yaşayan çocukla Güzel sözleri rüzgarın kollarında Aşk ateşini bırakmış gün aydınlığında

Ölümlü diyar… Read More »

Haykırış….

Haykırış…. Ağlıyorum rabbim… Sen bir damlanın, İçindeki zerre kadar berrak ol dedin, Sükut et, Dinle yeryüzünde  en  küçük varlığı, Sev… Sev, İnancı her ne olursa olsun, Yaşayan insanı, Küçük görme… Aklında muhakeme yapma, İnanışına… Toprakta yeşeren, Fidanlar, çiçekler, ağaçlar gibi, Aç kalbini, Ruhunla ulaş dedin insana, Ağlıyorum rabbim,tanrım… Can pazarına düşmüş kullarının, Yaratılmış canına… Bedenine,

Haykırış…. Read More »

Sen sen ceylan…

Sen sen ceylan… Umudun adımları okunur gözlerinde, İçinde zaman zaman hırçın dalgalar, Ummadık anda durgun ırmaklar akar, Korku… Bakışlarında, Dudakların andırır keskin kılıcı, Orda başlar sırat köprüsü, Bazen mırıldanır sevgi melodileri, Cennetin anahtarının ipucu, Orda… Olmalı, Ya ne demeli, Ahenkle dans eden, Bulutların ötesindeki hayatı, Özgürlüğün ifadesi saçlarına, Bir ömür , yaşam var, Bir yüzyıl

Sen sen ceylan… Read More »

Özgürlük…

Özgürlük… Bir yiğit aranıyor, Gecenin karanlığını, Ateş gibi parlayan gözleri  ile  aydınlatacak . Kanlı Fırat’ı , Karşıdan karşıya yüzecek. Kanadında  yaban güvercinin, Tüy misali, Kıtalarca eslik edecek. Bir balina edasında, Aldırmadan acımasız rüzgarlara, Yelkenlere yön verecek. Bir yiğit aranıyor. Uykudaki aslanı, Titremeden, kokmadan uyandıracak. Yavrusunu emdiren, Karabaş’ dan ayırmadan okşayacak. Bir yiğit aranıyor. Bir ömür

Özgürlük… Read More »

Seviyorum..

Seviyorum.. Garip bir gece, Ne akşam oluşu belli, Ne sabah olacağı, Karanlık değil acıları ateşleyen, Güneşin doğuşu çözüm değil, Kıtalarca ötede karanfiller, Yaban dikenleri içimde, Böyle yazıyor yürek, Tohumlarında karanfilin, Bir kavağın gövdesinde, İnce uzun patikalarda, Sonunda şeytan görmek pahasında, Umut… Adından bahsedilen umut, Parlamasında bir sigaranın ateşinde, Yağmur taneciklerinin içinde, Rüzgarın şarkılarında, Dizelerinde bir

Seviyorum.. Read More »

Kalbi de bir yüreği de…

Kalbi de bir yüreği de ! Ağlıyor uzaklarda bir çift göz, Yarası, acısı kalmış kıyıda, Teslim olmuş bol dalgalı denize, Güneş acımasız, Günler geçip gidiyor, Aşka hasret dudaklar çatlamış, Bitmez anam bitmez, Sarmış etrafını köpek balıkları, Düşünür bir an arkasında kalan, Nimetleri… Toprağını, mis kokulu ovaları, Dumanlanınca başı, He deyince vurmasını bayıra, Çatlak, nasırlı ellerle,

Kalbi de bir yüreği de… Read More »

Böylesine…

Böylesine… Sigaranın ateşinde, Belki de paketi aldığın an, Yada içine çektiğinde dumanı, Bir barda otururken elinde kadeh, Dinlerken güzel bir melodiyi, Bilemiyorum. Gezerken sokaklarında Antalya’nın,                                            Paris’in, Londra’nın …. Yada evinde, Nefes alışında, Kuaförün koltuğunda önüne düşen, Bir tutam ağarmış saçlarında, Papatyaların, lalelerin veya güllerin, Arasında koşarken, Bilemiyorum. Çılgınca yaşarken günleri, Gözlerini kapatıp daldığında rüyalara,

Böylesine… Read More »

Dilsizim…

Dilsizim… O garip bulut, Ufuklarda bile görülmez, Rüzgarlarla savrulmuş uzaklara. Öfkesini atmış içine, Yağmur taneciklerinin düşmediği,  o garip ülkeye. İsyanı yaşamış, almış dersini, Güneş ısınlarının önünü kesercesine, Durur gökyüzü mavisinde. Toprak medet beklemez ondan, Sular buharlaşıp ulaşmaz ona, Yapılan yağmur dualarını kabul etmez, Sıkışıp kalmış gökyüzü mavisinde. Yalnızlığını yıldızlarla paylaşır, Güneş’ten kaçanlar gölgesine sığınır, Meraktan

Dilsizim… Read More »

Günah keçileri…

Günah keçileri… Bir çift kurban istenir, İnsanların içinden en güzeli, En göze çarpanı seçilir, Zaman durur, ayrılır diğerlerinden, Avutulur, itina gösterilir, Süslenir bir gelin edasında… Hiç sorulmaz ki; İçindeki volkanın ne halde oluşu, Umudu, gönlünde yanan alevi, Koşmak  ister mi gül bahçesinde. Kınındaki kılıcın hatırına, Parlayan gözlerden iki damla yaş, Arzuları ise rüyalarda, Nefreti, isyanı

Günah keçileri… Read More »

Hasret…

Hasret… Sabahları dağların ardından, Haykıran bir yürek, Yeni doğmuş çocuk misali, Doğan güneş gibi doğmak, Bilir misin ne zor ! Bakmak öğlen güneş’e, Kısarak gözlerini, Kör olmak pahasına bakmak, Bilir misin ne zor ! Akşam üstü batan güneşin, Bıraktığı kızıllığın heybetine dalıp, Dalmak engin düşlere, Kaybolmak pahasına düşünmek bir an, Bilir misin ne zor !

Hasret… Read More »

Sevgi…

Sevgi… Bir bu alemde, Bulmak uğruna içindeki çocuğu. Bir de uçsuz bucaksız çöllerde, Bir yudum su.. İçin seraplar görmek. Sığmazsa bedenin yedi cihana, Dört duvara hapsetmek çare değil ! Tehlikeli maceralara bilmeden atılmak, Aşmak istemek bir kaç kulaçla okyanusları, Gökkuşağı ile dans etmek bir an, Aşk’la buluşmak bulutlarda, Sığmazsa bedenin yedi cihana, Dört duvara hapsetmek

Sevgi… Read More »

Hassas  nokta…

Hassas  nokta… Bir mekik düşün ellerde, Zamanla aşınan, Nice örgülere motiflerini işleyen, Sonra yorgun düşen. Ne emekler sarf edildi, Nice tırnaklar  kırıldı, Çeşitli bıçak izleri bıraktı geride, Ama varoldu en sonunda. Binlerce mekik vardı, Boyutları  farklıydı, Nice fidanlar kesildi, Can verdi uğruna. Nakış işlendi üzerlerine, Çeyizler tamamlanınca, En değerli yongası sayılır, Saygı ile saklanır, Bırakılırdı

Hassas  nokta… Read More »

Son durak…

Son durak… Uzakta çok uzakta, Buğulu sislerin ardında, Belirgin bir ışık, Ama o denli gizemli, Rüzgarlar eser o yönden, Sis çöker uzaklaşır. Giden gelmez, dönmez yolundan; Bataklıklarla çevrili üç yanı, Gizemli bir hayat yaşanır. Name gibi sesler yayılır oradan, O an aşık olası gelir. Geceleri iz sürülmez, bilirim, Karanlıkta oyun oynanmaz, Gündüze de güvenilmiyor ki,

Son durak… Read More »

Bulduğun an…

Bulduğun an… Hani ya gün gelir özlemini duyarsın, Eksikliğini hissedersin bir an, Hayalini kurarsın geçen günlerin, Küçük bir bebekçesine sıkı tutarsın…                   *                              * Farkına varmaya başladığında kaybettiklerini, Bir zaman sonra da hatalarını anlarsın, Takılır gözlerin bir noktaya, Hiç farkına bile varmadan ağlarsın…                    *                               * Her gün gibi yine bir akşam üstü, Dönüsünde yorgun

Bulduğun an… Read More »

İtiraf…

İtiraf… Duydun mu yine esiyor rüzgar. Adeta bir şeyleri haykırıyor. Dili yok anlatsın, Kolları yok ki yakalayıp götürsün. Ama içinden haykırırcasına, Sert ve hızlı esiyor. İmkanı olsa… İnansa götürecek seni, Gösterecek belki de …….! Zaman zaman yağan yağmurla beraber, Bazen kış günü karla, Yazın o inanılmaz sıcağı ile, Eser  ta uzaklardan. Kimse hissedemedi onun hançer

İtiraf… Read More »

Simdi sevgi zamanı…

Simdi sevgi zamanı… Dünyanın oluştuğu gün kadar, Karmaşık. Sevgilinin sevgili ile buluştuğu an kadar, Heyecan dolu. Papatyanın ilkbaharda buluşması, Rengarenk gökkuşağı ile. Bedeninin girdiğinde toprağa, Ruhun doğa ile birleşimi. Ağaç köklerinin o inanılmaz, Sarılısını toprağa, Sunmak ruhun  derinliklerine, Zakkumun özünü. Su kadar berrak, Kar gibi ak olsan, Bir an birleşsen yedi cihanla.! O an… Duymadıysan

Simdi sevgi zamanı… Read More »

Umutsuzluk…

Umutsuzluk… Güneş parlarken önünden, Yansır tüm çıplaklığı, Çağlayan pınarlardaki, İsyanı bitmeyen çığlıkların, Dağlardan süzülsün, Toprakların ağlayan gözyaşları, Biriksin umutlar vadisinde, Sonra koyuvermek ırmakların heybetine, Bir kolum deniz, bir kolum ovalar, Dağlar şahit geçen zamanda, Yaşanan yalnızlığın öfkesine, Kuşlar eşlik eder semada… Özgürlüğün yansıyan ışınları, Oluşur gözlerinde. Gölgelerin adım adım, İçinde biriktirdiği, Sırların… Umutsuzluğunu…!                                     M. Aydemir   

Umutsuzluk… Read More »

Korku…

Korku… Sevdanın pençesinde Uçmak sonsuza… Yükseldikçe yükselmek Bütünleşmek teninin yumuşaklığı ile Sığınmak içindeki yüreğe İnanmak gönül ferahlığında Ve tekrar tekrar yükselmek… Bulutların ağırlığını Buluşma anını toprakla Sonra ayrılışını Bir sonraki buluşma hasreti ile Bedeninin yükselişini gökyüzüne Ya korku… Sevdanın pençesinde İçten içe yanan… Sönen korlar gibi Yanıp kül olup uçmak Sıcaklığında beklemek yağmuru… Bırakmak öfke

Korku… Read More »

Nötr…

Nötr… Ufukta güneş batıyor, Her zamanki kızıllığı ile, Ama bugün farklı sanki, Batmak istemiyorcasına güzel, Ve o denli yakın dağa, Görsen… Ah görsen, Her zamankinden büyük bir hırsla, Dağla olan sevişme isteği, Oysa batan bir geminin okyanusla, Yasamak zorunluluğu, Demirin çekiçle buluştuğu an, Haykırışını isyanının, Çayın dudaklarında bıraktığı tat, Fincanda kalan ruj izlerine, Hiç aldırmadan

Nötr… Read More »

İrkil artık…

İrkil artık… Tenine sürdüğünde kokunun, Etrafa şaştığı o duyguyu. Arzu dolu gözlerin içinde, Yaşattığı inanılmaz ateşi. İçine sığmayan isyanın, İsteyişini o sonsuz aşkı. Kuşun kafesinden uçtuğu an, Haykırışını özgürlüğün. Kanayan yarana bassan da , O an tuzu… Sancısı vız gelir hasretine. Sair yazmış özlemini, Aşık sunmuş ayaklarının, Önüne hayatını… Kulağında arar olmuş sesini. Burnunda tüter

İrkil artık… Read More »

Beni de götür…

Beni de götür… Vahşi ve o denli saf, Bir yürek haykırırcasına, Ta derinlerinden…. Sürünüp geliyor. Asacak sanki kutupları, Sanır ki devirebilecek dağları. Onun için, Evet onun için, Her şeye rağmen çabalıyor, Sanki doğuracak, İçindeki çocuğu. Onca maceradan… Maceraya, Koşarken hür emin adımla, Hiç mi düşünmedin sonun ne olacak Zaman zaman direndin, Kahpeliklere.. Sonu gelmeyen acılara.

Beni de götür… Read More »

Scroll to Top
Open chat
Merhaba,

Size nasıl yardımcı olabilirim?