Masa Akademi

Mehmet Aydemir

Masa Akademi olarak faaliyetlerimize 2021 yılında, Antalya’da merkez ofisimizde başladık. M.A.S.A Akademi akrostiş bir ismimden oluşmaktadır. Bu MASA’NIN etrafında ilk etapta 7.kişilik bir ekip ile başlamak istedik. İkinci olarak bu Masa’nın etrafına 13.kişilik bir ekip kurmayı planlıyoruz. Bu boş 6 sandalyeleri kim oturacak sorusu: Her alanda kendine güvenen, özgür, yenilikçi, amaçı gelecekte FARK YARATMAK isteyen bireyler olacak… Hayattan kazandığınız ve sizce; benim gibi ”Mehmet AYDEMİR”, kendim için dediğim gibi “MAYDEMİRCE” Felsefesi olup bunu haykırmak isteyenlerin olacak… Bu içsel yolculuğumuzda bizlere yol göterecek olan ruhsal rehber olark belirlediğimiz tek kural “Sınırsız Hiçlik”tir. Bu masada bende olmalıyım; demek isteyen tüm idealist yüreklere diyebileceğim. “DAHA NEYİ BEKLİYORSUN”. Bir saldalye çek…

Sevişmeler III…

Dört göz iki vücut, uzuyorlar Sevişmelerine ne engel Engin deniz dahi duramıyor karşılarında Ufuk suskun, biliyor sonrası var Dalgalar bir hevesten öte değil Dağlar desen sadece bir tık ötesi için bir uç bölge Gözler kapanıyor hafiften Teslimiyet hazza, haz ise enerjinin yoğunluğuna… Dört göz iki vücut, boyut atlıyorlar Şimdilerde eşlik eden o tını Kimden çıkıyor; […]

Sevişmeler III… Read More »

Felicita…

Yaşamak güzel Hissedin şimdi, şuracıkta Bırakın rüzgâr değsin tenine Bırakın işlesin ruhunuzun derinliklerine Sevişsin dilediğiyle dilediğince Özgür kılsın özgürlüğü… Uzat elini; Dokunma Şimdi zaman, onu özgür kılmak anıdır O özgürleşirken, anısına bir damla gözyaşı Al onu yanaklarından, tat tuzunu dudaklarında… O yeni bir liman arayacak Yeni ufuklar olacak onun nam ehramı Yeni hissiyatlar, heyecan ve

Felicita… Read More »

Kara Deliktir Yaşam…

Gün doğar Gün koca bir girdap, içine alabildiklerinle Almak istedikleri ise; henüz var olmayanlar Düşlenmeyenler Doğmayan düşler Düşlenmesi na mümkün deme; düşlenecekler… Hayat dediğin ne ki; İhtimaller denizinin birer balığı Bazen tutmaya kıyamadığın Bazen senin tutsağın, akvaryumunda Bazen de akşam yemeğinin ana menüsü… Gün yiter Neler sığdı o karadeliklere Bir de karşıya geçtiğinde gör o

Kara Deliktir Yaşam… Read More »

Hatırlar mısın I…

Cancığasım bazı günler vardır Essiz, tarifsiz Kelimeler yetersiz kalır da gözler konuşur… Duygu ve mana susar Bırakır yerini yüzde bir hazana Birde bir boşluk yansır, tek yönlü bir yoldan… İçinde koca koca volkanlar Birazdan fışkıracak sanki gökyüzüne Haykıracaklar özgürlük diye… Cancığasım bazı haller vardır Ardından gelir Bazen bir gülümsemenin Bazen bir gülüşün Bir tebessümün… Akan

Hatırlar mısın I… Read More »

Bakarsın…

Hayaller uzar Uzar da uzar Bakarsın… O siyahtan griye döner Uzaklaşır sen ardından Bakarsın… Yolda edindiği arkadaşlar olur Önce sevdiği sonra flörtte dönüşür uzar gider Sen cancağısım bakarsın… Hayaller ışık hızından daha hızlı, ötesinde Kırmızılaşmış, dünden kalan ruj iziyle Umursamaz bir tavırda uzar, sen bakarsın… Yorulur bir mola der Su içer kana kana, serinletir içini

Bakarsın… Read More »

Hatırlar mısın II…

Sevgim; Kayıp bir gelecekten sesleniyor şimdi Sevdiğini söylenmeye gerek duymadığı İfade edilmediği gerek olmadığı Bedenlerin konuştuğu ve öylece yaşandı ülkeden… Gerek var mıydı, bunca söze Yığınlarca kelimeye Saklambaç oynamaya bir şeylerin ardına Bir bakış değil miydi seni bana getiren… Sanır mısın? unutulur Kızgın kumlardan sıcak o öpüşme… Aldanır mı? insan tekrar tutsaklığa Bir kere tattı

Hatırlar mısın II… Read More »

Had bilmek…

Haddini bilmek diyorlar şimdi Yüce bir kavram… İlk kim düşündü acaba? Neye istinaden “had” etti bu kelimeyi Kökü Arapça bir kelime; bıçağın keskin ağızı Sınırlama, sınır koyma ve limit… Mecazi anlamlar yüklenmiş sonrasında Had bilmek veyahut haddini bilmek gibi Enine boyuna uzatırsanız………………… keskinlik olacak… Boy aynasında Bir koca siluet Düş devrilip dönüşüyor, düşünceye oluyordu şimdi

Had bilmek… Read More »

Hangi karakterin rolünü oynarsın canım…

Hep bir sorgulama Bir yarış ve üstünlük çabası… Ardı gelmeyen sorular Sorsan sebebini kendi dahi bilmez… Hayat veya yaşam, uzuyor mana sal Deviniyor sensiz Kendince bir döngü, parçası olduğunu bilerek İnkâr etmek… Bir şeyi olduğunu düşünmek İlişmek ucundan, bucundan Bazen haddini aşıp, yaratıcılığa soyunmak… Üremek zaten tanrı vergisi Sevgi ise tüm canlılarda bulunan bir hissiyat

Hangi karakterin rolünü oynarsın canım… Read More »

Kurt kocayınca…

Evvel zaman içinde, diyerek başlayan Sonra düne dönüp, hatırlıyor musun diyen Bugüne geldiğinde… durur her şey Yitmiştir zaman, yitmez denen Elden ve ayaktan düşmeye gör Alttan altı kuşak gelmeye görsün… Onca birikim Onca deneyim Zorluklar ve içinden çıkmaz haller Aslında birer olağan durumdan öte değil… Konu farklı olsa; Herkes ayam keser Söyle deneyimliyim Böyle tecrübeliyim

Kurt kocayınca… Read More »

Yabancı…

Ey sen; Ey bedeninden çıkıp bana gelen Sorgusuzca flört eden yabancı Sorular hayli ilginç, sebep sesten yoksunlar… Ey sen; Bakışlar şimdi firari Kaçamak hazırlığında gibiler Ya o duruşlar, sabıkalı belli Ya elinin dudaklar arasında gezinişi Yeni bir ufuk belirlemekte sanki… Ey sen; Ne o siyah gözlükler Nede elinin saçlarının arasındaki çırpınışı Seni oraya zincirler… Anlaşılıyor

Yabancı… Read More »

Dinginleşen ben…

Zaman aslında tek bir an dan ibaret İstediğin kadar kurcala Dilediğin kadar eklemeler yap Ve takıştır Değiştirdiğini zannet… Zannet diyorum çünkü Değiştiğini düşündüğün O, artık bir saat önceki ben değil! Bende artık O, değilim… Kan ne zaman kaynamayı bırakır Damar da durur “Bir başka gözle bakar kendine ve çevresine” derler Derler de onlar dediği için

Dinginleşen ben… Read More »

Suskunluk Yasası…

Neler sığmadı diyorlardı “koca ömre” Koca dediğim birkaç nefes Hani ha varsın… Ha yoksun… Anlık bir senkronizasyonun bitişi Titreşimin ihtişamını kaçırması “EX” diyordu, hekimler bu durum haline… Biz şairler, hiç öyle demedik Bizler içinse “İki ucu boklu değnekti” Elbet kavuşmaydı; özlemini duyduğumuz göçenlerin ardından Bir de geride bırakacaklarımız vardı… Bizden öte, candan öte… Can Susuzluğun;

Suskunluk Yasası… Read More »

Yasaların yasası…

Var oluş bir neden ilişkisi Emeklemek de öyle Öğrenmek gerek dış etkenleri Sonra varlık göstermek gerek! Bunlar olmazsa olmazlar Bir de senin üstüne koydukların var Sevmek gibi Sevilmek gibi Bir beklenti olmamak sızın paylaşmak gibi İnsan olma erdemi gibi Var da var! Yasaların yasası deniliyordu Hep bir meraklı bekleyiş Kurbanlık gibi bir bakış Sanki bulutların

Yasaların yasası… Read More »

Ne uğruna…

Unutamadıklarım Unuttum sandıklarım Geçti bunlar dediklerim Yıllar var… Zaman zaman yine sığındığım o liman… Anlatılmaz düşler Hayıflandığından, gözyaşına sığınan duygular Tenimin tadı var şimdi dudaklarımda, özleme inat Saklanıyor şimdi beynimin en ücra kösesine… Hiç gün yüzü görmemiştiler Hiç sevilmediler benden öte Hiç sohbet edeni olmadı Lakin mağrur ve dik duruşlu o çınar… Dedim ya… Hiç

Ne uğruna… Read More »

Kader I…

Bu kelime var ya bu kelime Konuyu nereden ele alsak bir muamma Sonu olmayan ihtimallerin başı Gerçeklikten uzak dersiniz… Oysa, Bir o kadar basit ve yalın bir anlatım Kimine göre alın yazısı, kimisine göre t-nrı vergisi Zaten geçen her anda olması gereken… Dur, Kelime var evet, Ama kelimenin karşılığı var mı? Hayatta Birçok kişinin kaderimi

Kader I… Read More »

Bilemezsin…

Bir gün, seni sevebilmeyi bırakmak Unutabilmek, mümkün diyorlardı Onca düşe yol vermek Geride kaldı demek, bilemezsin… Çünkü sen yaşamadım içimde Hissetmedim sıcaklı lığı O yoğunluk ve uzayan hayaller Bitti dediğimde; başlıyordu… Sevmek öylece bir duygu değil Paylaştıklarım var Bende değişen sonra sende değişen Bizden öte değişen Üreyen, üremekle kalmayıp çoğalan Anlatamadıklarım var… bilemezsin… İçimde kıpır

Bilemezsin… Read More »

“Gem vurulmayan kısrak, çatlayana kadar koşar.”

“Gem vurulmayan kısrak, çatlayana kadar koşar.” Günün ilk ışıkları sızanken pencereden, güne merhaba demek Kahvaltının ardında ayna ile vedalaşmak Bırakmak kendini Akdeniz’in serin sularına Sonra ısınmak kumların üstünde… Öğlen vakti gelir çatar Daha ne gördün ki “ne tadını alabildin günden” Söyle bir salaş meyhaneye gitmek lazım Birkaç duble devirip dünyayı kurtarmak… Çakırkeyif olunca sohbete dem

“Gem vurulmayan kısrak, çatlayana kadar koşar.” Read More »

Özgürlük susar… Tutku gri çalar

Önceleri sadece bir hevesti İnceden inceye işledi derinliklerine ruhumun Sonra bir meşgale oldu Dinmiyor etkisi esen rüzgârın Şahlanıyordu… Oysa şu an gem vurmak Bir süre rahvan koşmak Bir nefes almak derken Sürüklenmek… Bir yerden sonra sınır yoktur artık Ötesine geçmişlik alır seni girdabına Haz ve hisler sorgulanmaz Hep bir tık ötesinin kölesi olunmuş-luk Bir hapissindir

Özgürlük susar… Tutku gri çalar Read More »

Derinlik…

Kıyıya vuran ışıltılı dağlalar Birkaç adım sonra sığ suların içindeki yaşam Birkaç kulaç daha Bir tık öte de suyun yüze vuran turkuazın heybeti Açılmak gerek hissi Açıldıkça içinize yayılan O özgürlük… Özgürlük demişken, neden derin suları arar Güneş tam tepeden vurur, ışıtın yüreği Meltem eşlik eder suya ve sana Ayağının altı boş oysa Bir aksilik

Derinlik… Read More »

 Elçiye zeval olmaz…

Hepimiz insanız, hatalarımız olacak… Çok ince bir çizgidir Adına Kırmızı deriz… Öyle bir bamtelidir ki dil Kemiği yoktur… Öyle bir bamtelidir ki duygu Empati yapamaz… Usta ile çırak arasına girilmez derler İki kardeş Veya iki dost arasına… Lakin dünya bir nefeslik Bir sonrakini alamayacağız belki… Kırgınlıklar olur elbet Yanlış anlaşılmadıkça DOĞRU nasıl bulunur… Bir üstadım

 Elçiye zeval olmaz… Read More »

Gece sefiri kara…

Gece sefiri kara… Hem de ilk gün ışığına inat Neler mi gizler? Bilinmez Süren bir muammadır Neleri alır yatar koynuna… Bir de doğurur… Gece sefiri kara… Hem de ilk gün ışığına inat Can pazarı misali hain ve isyankâr Dalgaların içinden ışıldar Çimlerin arasında saklanır Ovanın üstüne çöker… Günahları örtercesine… Gece sefiri kara… Hem de ilk

Gece sefiri kara… Read More »

Bitti dediğinde başlar…

Bitti dediğinde başlar… Uzak Uzaklardan Çok uzaklardan Bir flütü üfleyen nefesten yayılır, yaşanmışlık yaşama… Ses titreşip karışırken atmosfere Hafızalardaki lezzetin tadı, düşer O gecenin kokusu, tüter Sevdalının ahenkli hareketleri, yitik Uyumun ötesinden bir ton… Uzak Uzaklardan Çok uzaklardan Getiriyor şimdi anıları… Kime göre, neye göresi yok Bir zihnim var, birde benim alt benliğim Yalın ve

Bitti dediğinde başlar… Read More »

Ötenazi…

Doğum her canlı için ilk varoluş sebebi Nefes almak, sonraları egoyu sunu yaratmak Koca bir yaşam var diyecek önünde İhtimaller denizin tadını tadacak, yetinmeyecek yaşayacak En alasından koca bir okyanus, gezmeye vakit yeter mi? Adına yaşam dediğin bir oyalamaca Bir meşgale, hem de çift taraflı keskin bir bıçak İki yüzü de bir amaçça hizmet eder

Ötenazi… Read More »

Yitik…

Bir yerlerde eksik Bir şeyler vardır kayıp Bir koca derinlik Gizlenir karanlık ile aydınlığın arasına… Çığlıklar sessiz Uyku sanki volta atar Özgürlük sığmaz kendi içine Uzar, uzadıkça küçülür… Dokunulmak ister Dokunulduğunda hissedilmek Dokunulduğunda gözle görülen Var olmak ister, sanki anlatacak bir nefeste… Suç ve ceza Kime göre, neye göre Kim koymuş bu kuralları, sonuç soyut

Yitik… Read More »

Scroll to Top
Open chat
Merhaba,

Size nasıl yardımcı olabilirim?