Arınmanın ardı…
Zaman yok aslında,
An var;
An bir düş, sahneye yansıyan beş boyutlu bir film…
Nice âlimler anlamaya çalıştı manasını,
Derin benlik ve içlik kuyularda;
Sonuç elde var koca bir hiçlik…
Düş aslında işin özü,
Daha evvel doya doya düşleyip yaşadığın;
Kararlar alıp, daha iyisi yok dediğin haz, his ve kararlar zinciri…
Peki, mana işin neresinde
Şimdilerde mutlaktayız;
Hani verdiğimiz kararların doğruluğunun sağlamasını yaptığımız…
Sevgilerimiz dizilmiş peşi sıra,
Hatalarımız haykırıyorlar koyu renk tonunda,
An itibarı ile hala anlam veremediğimiz, O olağan dışı o duygular,
Bilinmezliklerle geçen anlamsız tartışma anları,
Bir de kırdıklarımız var,
Kazanım ve kayıplarımız,
Gözlerden damlayan o inciler,
Gülücüklerin arkasına saklanan o güç enerji…
Yolculuk vakti,
Hesap zaten yorumlarken manasal olarak kapandı;
Pekişti, kesinleşti ve notu verildi…
Cennet ile cehennem,
Farklıdır elbet;
Lakin bütünlemede sunulacak bir diğer seçenek…
Yaratan hiç sevmez mi; yarattığını!
Onların acı çekmesini istemesi; ne kadar korkunç bir hissiyat!
Unutulmamalı ki,
Bir ödül var ise;
Elbette tekâmül olarak olmalıydı, siyah ta; beyaz da…
Elbette tekâmül olarak olmalıydı enerjide, eksi de; artı da…
Olmalıydı;
Olmuştu da…
Yaşanmalıydı;
An da yaşanmıştı da…
Şimdi vicdan anı;
Teslimiyet ey yalın hal, arınmanın ardından; yeniden hayat bulma anıdır…
Varsın olsun tek konu koşulsuz teslimiyet…
Mehmet Aydemir 19.01.2020 saat: 12: