An…
Doğan güneş, güne neler mi getirir?
Sorduğun soruya bak,
Yoksa neler götürecek mi demeli?
AN öyle yüce bir kavram ki,
Zaman dilimlerinin tamamının perdelerini ortadan kaldıran,
Şimdi aynada beliriyor desem…
Dönüp bir bak; geçmişe hatta geleceğe
Önce kaşların çatıklaşacak,
Sonra bir tebessüm alacak yerini,
Nötrleştiğini anladığında; SEN değişeceksin…
Zannedeceksin ki hayat yalan, dolan
Boşa geçmiş bunca zaman,
Neler sığdıracaksın o küçük ANA,
Daha evvel hissetmediğin; nice yeni duygular üreyecek muhakemende
Fark ettiğinde; çoktan değişti
Oysaki AN,
Algıladıkların kumbaranda birikmiş olan, dolan, taşan…
Söyle! Ne istiyorsun aynadaki senden,
Sev, sarmala, umut ek ve dilekler dile,
Yetinme kaleme al, yaz
Yoğur, özümse, örselen, değer ver ve yarat!
Yitip, yiten
Karşılıksız hep alan,
Acımasız ve vefasızca dürten,
Bir bumerang gibi için içine sarmalanan,
Sonra yine öze dönen,
Karanlığın sonu aktır derler! Demesine de
Gecenin sonu GÜN,
Sürekli bir koşulda tekrarlayan bir bilinmeyen girdap…
Bilmezler ki;
Her şey tekâmülde değişiyor,
Tekâmül dediğin saf enerji frekansı,
Bir noktadan başlayıp genişleyen,
Ulaşabildiği yer aslında kendi gücünden…
Bir sonraki başka enerji ile buluşmanın hazını,
Galip gelmenin aslında asimile etmek olduğunu,
Yok, etmeyi ifade ettiğini,
Sorsan bir kavga hali, bir savaş
Peki, konu sevmek ise;
Kim bilir…
………………………….
Yazmayı sizlerin gönlünüze hakaret kabul ettim,
Mühürledim şiiri had bilerek koydum şuracığa…
Ey sevgili; sen doldur o satırı…
Mehmet Aydemir 16.01.2021 SAAT :14:41 Bir bakmaya gör aynaya! Neler gösterir sana en ala ve acımasızından…